Ayı, kurt, tilki ve domuz arkadaş olmuşlar, Tilki bir ara; “Arkadaşlar!” demiş, “Birlikten kuvvet doğar. Gücümüzü birleştirirsek hiç kimse bizi yenemez.”
Hemen aralarında bir anlaşma yapmışlar; beraber gezip eğlenecekler, avlanmaya birlikte gidecekler, bulduklarını da eşit olarak paylaşacaklarmış.
Avlanmaya çıktıkları ilk gün, eli boş dönmüşler. Hiç bir av yakalayamadıkları gibi, çok da yorulmuşlar. Domuz yatıp uyumuş. Tilki, kurt ile ayıya yaklaşıp: “Arkadaşlar!” demiş, “Şu domuzun eti kim bilir ne kadar lezzetlidir. Onu yesek nasıl olur acaba?”
Ayı tilkiye ters ters bakıp;
“O bizim dostumuz değil mi?” demiş,
Kurt söze karışmış hemen;
“Hem ona gücümüz yetmez ki. Baksana nasıl da keskin dişleri var.”
Tilkinin kurnaz fikri…
Tilki kurnazca gülümseyip; “Siz o işi bana bırakın!” demiş,
“Hem onu boğuşarak alt etmeyeceğiz ki. Bakın simdi, ben onu uyandırıp diyeceğim ki, ‘aramızda hangimiz kendisini yememize razı olursa, sonbaharda ona bir inek verelim. Sonra da, beni yemenizi teklif edeceğim. O zaman siz dersiniz ki, seninle karın doymaz. Bu sarada kurt ortaya atılıp, hayır beni yiyin desin. Biz kurda, senin nereni yiyeceğiz, etten çok kas var sende, O zaman ayı ortaya atılıp, beni yiyin der. Biz de deriz ki, sen çok irisin, kemiklerin çok kaba, üstelik de kıllısın, biz en iyisi domuzu yiyelim, sonbahar gelince de ona bir inek veririz.”
Bu fikir ayı ve kurdun aklına yatmış. Tilkinin öğrettiği sözleri iyice ezberledikten sonra domuzu uyandırmışlar. Rollerini bir güzel oynamışlar. En sonunda domuz şöyle demiş; “Madem sonbaharda bir inek vereceksiniz. Eh, o zaman beni şimdi yiyin. Ama verdiğiniz sözü de unutmayın.”
Ayı, kurt ve tilki, hemen domuzu parçalamışlar. Domuzun akciğeri yere düşmüş. Kurt atılıp; “Verin bana!” demiş, “Gidip onu derede yıkayıp getireyim.” Ciğeri biraz öteye götürüp yiyen kurt, geri döndüğünde;
“Akciğer suya düştü” demiş.
Domuzu parçalamaya devam etmişler. Bu kez karaciğer düşmüş yere. Kurt yine atılmış; “Verin de yıkayıp getireyim.” Karaciğeri de götürüp mideye indiren kurt geri dönmüş. Sorduklarında; “Su çok hızlı akıyordu da, ciğeri de götürdü.” demiş. Ayı durumdan şüphelenip; “Hayır, sen yalan söylüyorsun!” demiş. Kurt ve ayının kavgaya tutuştuğunu gören tilki, hemen bir çukur kazıp domuzu gömmüş.
Geri dönen kurt ve ayı domuzu göremeyince sormuşlar. Tilki; “Domuz gittiii!” demiş, “Derisini sırtına geçirip gitti. Böyle dostluk olur mu, dedi. Bunlar bir ciğer için kavgaya tutuştular. Yarın kim bilir neler yaparlar, deyip gitti.”
Kurt ve ayı, domuzun gerçekten gittiğine inandıkları için, birbirlerinin yüzüne utanarak bakmışlar. Sonra da her biri ormanın bir köşesine doğru gitmiş. Daha sonra geri dönen tilki de domuzu afiyetle yemiş,