Bir varmış, bir yokmuş… Bir keçi ile yedi tane . yavrusu varmış. Her gün otlamaya giden keçi, memelerini sütle doldurduktan sonra
kulübeye dönermiş. Oğlaklar da annelerinin memelerini büyük bir iştahla emermiş. Keçi evden çıkarken;
“Güzel yavrularım” dermiş. “Benden başka hiç kimseye sakın kapıyı açmayın!”
O civarda yaşayan kötü bir kurt varmış. Oğlakları yemek istiyormuş.
Keçinin evden çıktığını görünce kapıyı tıklamış. İçerdeki oğlaklar hep bir ağızdan “Kim ooo!” demişler.
Kurt cevaplamış “Açın kapıyı yavrularım! Ben sizin annenizim”
Oğlaklar;
“Sen bizim annemiz olamazsın!” demişler.
“Çünkü senin sesin annemizin sesinden daha kalın.”
Kurt bir koşu gidip kümesten yumurta çalmış ve hemen içivermiş. Sesi biraz incelince oğlakların kapısını tekrar çalmış. “Açın kapıyı yavrularım!” demiş, “Ben sizin annenizim.”
Oğlaklar sormuş; “Sesin, annemizin sesine benziyor, ancak ayaklarını göster de bakalım annemiz misin?” Kurt kapının altından ayaklarını gösterince, oğlaklar; “Sen bizim annemiz olamazsın!” demişler. “Annemizin ayakları beyaz, sizin ki ise simsiyah.”
Kurt değirmene koşmuş hemen. Ayaklarını unların içine batırıp, iyice beyazlattıktan sonra oğlakların kapısına dayanmış, Kapıyı tıklatıp; “Açın kapıyı yavrularım!” demiş, “Ben geldim.” Oğlaklar cevaplamış; “Ayaklarını göster de, annemiz misin, görelim.”
Kurt ayaklarını kapının altından uzatmış. Oğlaklar bakmış ki, pamuk gibi bembeyaz bir çift ayak. Annelerinin geldiğini düşünüp kapıyı açmışlar. Kurt içeri girer girmez oğlakların üzerine saldırmış. Yedi tane yavrunun altı tanesini hemen yutuvermiş. Bir tanesi ise masanın altına girerek saklanmış.
Akşam keçi eve gelince kapının açık, içerde de kimseciklerin olmadığını görmüş, Telaşla sağa sola koşarken, birden bir ağlama sesi duymuş. Masanın altına bakınca,
korkudan büzüşmüş ağlayan yavrusunu görmüş.
Kucağına alıp sormuş; “Diğer kardeşlerine ne oldu?” Minik yavru, hem hıçkırıklarla ağlıyor, hem de anlatıyormuş. “Anneciğim! Kurt bizi kandırıp kapıyı açtırdı. Diğer kardeşlerimi yuttu. Ben de saklanıp kurtuldum.”
Keçi;
“Sen hiç üzülme yavrucuğum!” demiş, “Kadeşlerini kurdun karnından kurtaracağım.”
Eline iğne, iplik ve makas alan keçi, yavrusunu da yanına alarak dereye doğru yönelmiş. Tahmin ettiği gibi, kurt dere kenarında uyuyormuş. Hemen kafasına vurup bayıltmış. Sonra da karnını makasla kesmiş. Kurdun karnından altı yavrusunu da sıra ile çıkarmış, Hepsi de sağ oldukları için annelerine sarılmışlar, Keçi, kurdun karnını taşla doldurup, iğne ve iplikle tekrar dikmiş. Mutlu bir şekilde kulübelerine dönmüşler.
Bir süre sonra uyanan kurt, ayağa kalkmak istemiş. Çok zor da olsa ayaklanmış, ama bu kez de taşların ağırlığından fazla yürüyemeyip yere yığılmış. Böylece cezasını çekmiş.
Diğer tüm Kurt Masallarını okumak veya dinlemek için BURAYA TIKLA