Bir varmış, bir yokmuş, Çok eskiden bir kralın nazlı bir kızı varmış. Sarayın bahçesinde oynadığı bir gün, altın topunu kuyuya düşürüp ağlamaya başlamış. Kuyunun içinden bir kurbağa çıkmış ve; “Neden ağlıyorsun, güzel kız?” diye sormuş. Prenses olanları anlatmış. Kurbağa; “Ben senin altın topunu kuyudan çıkarabilirim” demiş “Ancak bir şartım var. Bundan sonra benimle aynı tabaktan yemek yiyeceksin, aynı bardaktan su içeceksin ve aynı yatakta yatacaksın.”
Prenses; “Hele bir topumu çıkarsın, nasıl olsa bir yolunu bulup onu atlatırım” diye düşünüp, kurbağaya; “Olur!” demiş.
Hemen kuyuya atlayan kursağa, çok geçmeden topu çıkarmış. Altın topuna kavuşan prenses ise verdiği sözü unutup, sarayın yolunu tutmuş. Ama kurbağa prensesin peşini bırakmıyormuş. Nereye gitse bir gölge gibi takip etmiş prensesi. Sonunda dayanamayan prenses babasına; “Sevgili babacığım!” demiş. “Ne olursun, şu çirkin hayvandan beni kurtar!”
Bilge bir kralmış prensesin babası. İyice anlamadan hüküm vermezmiş. Kızından, bütün olanları anlatmasını istemiş hemen. Prenses de, bir bir anlatmış her şeyi. “Kurbağa haklı!” demiş kral. “Verdiğin sözde durman gerekirdi.”
Prenses babasına karşı gelememiş. Çok tiksinmesine rağmen, kurbağa ile aynı tabaktan yemek yemeye, aynı bardaktan su içmeye başlamış. Fakat aynı yatakta yatmaya yanaşmıyormuş bir türlü. Babasından korktuğu için, buna da razı olmuş sonunda. Ancak gece yarısı kurbağa göğsüne sıçrayınca, bacağından tuttuğu gibi dışarı fırlatmış onu.
Kurbağa kendine gelince, kuyunun başında ağlayan bir hizmetçi kız görüp sormuş; “Neden ağlıyorsun güzel kız?” Hizmetçi kız; “Yüzüğümü kuyuya düşürdüm!” demiş. “O bana ölen annemden hatıra kalmıştı.” Saraydaki hizmetçilerden birisiymiş bu kız, Kurbağa; “Sen hiç üzülme hemen şimdi, sana yüzüğünü getiririm” demiş.
Kuyuya atlayan kurbağa, bir süre sonra ağzında yüzükle çıkmış dışarı. Kız sevinçten havalara sıçramış. O kadar mutlu olmuş ki, hiç düşünmeden eğilip kurbağayı öpmüş. Çirkin kurbağa bu öpücükle birlikte, çok yakışıklı bir prens oluvermiş. Meğer bu prens, bir büyücünün kurbağa haline dönüştürdüğü komşu ülke kralının oğluymuş. Büyünün bozulabilmesi için de, kurbağanın genç bir kız tarafından öpülmesi gerekiyormuş. İşte şimdi bu olunca, büyü bozulmuş.
Tekrar eski haline dönen prens kendisini kurtaran hizmetçi kıza evlenme teklifi yapmış. Sonra da ülkesine götürüp kırk gün kırk gece süren bir düğünle evlenmiş. Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.
İçinde kurbağa olan masalları görmek için BURAYA TIKLA