Sürünün birine bir kurt musallat olmuş. Ne çoban, ne de çoban köpeği, bu aç kurtla başedemez olmuş. Bir o yandan, bir bu yandan sürüye dalan kurt, ne yapıp edip her seferinde koyun çalmayı başarıyormuş.
Köpek bakmış olacak gibi değil, sonunda gidip kurtla konuşmaya karar vermiş. Kurdun inine girince; “Kurt kardeş!” demiş, “Aslında biz uzaktan akraba sayılırız. Neden böyle yapıyorsun? Güçsüz kuzulara tuzak kurup yiyorsun, yiyemediklerini de çalıp götürüyorsun. Sahibin olmadığı için, yiyeceklerini kendin bulmak zorunda olduğunu biliyorum. Ancak, senin gibi güçlü kuvvetli birisi, güçsüz koyunlarla uğraşmamalı. Bence sen, aslan ve kaplan gibi hayvanlarla kapışmak, yaban öküzü ve zebra gibi hayvanları yemelisin.”
“Doğru söylüyorsun!” demiş kurt. “Uzaktan akraba sayılırız ama huyumuz suyumuz ayrı. Sen çobanın hizmetine girmiş, onun uşağı olmuşsun. Olayları da onun gözüyle değerlendiriyorsun. Ben ise bağımsız yaşarım. Karnımı doyurmak için, en kolay avı seçerim. Benim dostum düşmanım belli. Koyunlar da bilirler ki, ben onların can düşmanıyım. Oysa senin şu sahibini ele alalım. Çoban koyunların dostu mu, düşmanı mı diye sorsam, sen hemen dostu diyeceksin. Oysa hiç de öyle değil. Koyunların dostu gibi görünen çoban, senin gibi akılsızların da yardımı ile koyunları besliyor. Ne için? Tabii ki sırası gelince onları kesip yemek için. Ya da başkaları yesin diye satmak için. Ben dürüst düşmanım, aç kalınca gidip bir tane yerim. Oysa çoban öyle mi? Şunu unutma ki, bilinen düşman, dost görünen düşmandan daha iyidir.”
Bu sözler çoban köpeğinin aklını karıştırmış. “Sakın kurt doğru söylüyor olmasın!” diyerek, düşünceli ve dalgın bir şekilde ayrılmış ordan.
Diğer bütün Kurt masllarını görmek için LÜTFEN BURAYA TIKLA