Çok eskiden hayvanlar birbirlerine zarar vermeden, dostça yasarlarmış. Tavuklar tilkilerle ahbap olur, ceylanlar aslanlarla pikniğe gider, kediler farelerle dans eder, kuzular kurtlarla şakalaşırmış. Hayvanların tek düşmanı avcılarmış.
Bu masalımız da porsukla tilkinin dostluğu üzerinedir.
Bir ara ormanların birine çok sayıda avcı gelmiş. Ormanda canlı adına bir şey bırakmayan bu zalim adamlar, önlerine çıkan hiç bir hayvana acımamışlar. Sadece iki hayvan avcıları gözetleyip, sürekli yer değiştirerek canını kurtarmayı başarmış.. Bunlar, çok iyi iki dost olan tilki ile porsukmuş.
Sonunda avcılar ormandan gitmiş gitmesine, ancak bu kez de tilki ve porsuk için yokluk günleri başlamış. Karınlarını doyuracak hiç bir şey bulamayınca, bu duruma bir çare aramaya başlamışlar. Akıllı tilki sonunda, bir çare bulmayı başarmış.
Porsuğa; “Sevgili kardeşim!” demiş, “Şimdi sen ölmüş numarası yapacaksın, ben de avcı kılığına girip, seni kentte ki kürkçü dükkânlarına satacağım. Böylece yolumuzu bulacağız.”
Gerçekten de tilki avcı kılığına girmiş. Ölü numarası yapan porsuğu sırtına alarak kentin yolunu tutmuş. Girdiği ilk kürkçü dükkanında porsuğu satan tilki, kazandığı para ile öte beri alıp ormanın yolunu tutmuş.
Porsuk ise daha sonra bir yolunu bulup kaçmış. Karınlarını doyuran tilki ile porsuk, daha sonraki günlerde de bu oyunlarına devam etmişler. Öyle ki, porsuğu satın almayan tek bir kürkçü bile kalmamış. Böylece tilki ile porsuk hayatlarını sürdürmeyi başarmış.