Ormandaki gölde yaşayan ördek, her gün aynı tekerlemeyi söylermiş. “Vak, vak, vak! Şu yılana bak. Ormanda hayvan pek çoktur, ama benim gibisi yoktur!”
Bir gün yılanın canına tak etmiş. Her gün aynı şeyi dinlemekten bıkıp usanan yılan, ördeğe; “Söyle bakalım!” demiş, “Derdin ne senin? Başka hayvanlardan daha üstün hangi özelliğin var ki, aynı şarkıyı söyleyip duruyorsun?”
Ördek sanki bu soruyu bekliyormuş. Başlamış konuşmaya; “Suda yüzdüğüm gibi karada da yürürüm. İstersem havalanıp uçarım da. Söyler misin, hangi hayvan bu kadar işi bir arada yapabilir? Vak, vak, vak! Şu yılana bak. Ormanda hayvan pek çoktur, ama benim gibisi yoktur!”

Yılan tıslamış. Bu tıslama insanların alaycı gülümsemesine benzemiş. Sonra da; “Ne kadar aptal olduğun anlaşılıyor!” demiş ördeğe. “Çünkü ancak budala ve aptal olanlar böbürlenir. Akıllı olanlar ise, alçak gönüllü olmayı tercih eder. Bir kere doğru dürüst yürümesini bile bilmiyorsun. Paytak paytak attığın bir kaç adıma, sen yürüme mi diyorsun? Suyun içinde hareket edebiliyorsun, ancak sıradan bir balık bile senden daha iyi yüzebilir. Uçmana gelince, zoraki havalanıp biraz uçuyorsun, ama buna uçmak denirse. Şimdi beni iyi dinle! Bir çok şeyi yarım yamalak yapmaktansa, bir şeyi en iyi şekilde yapmayı denersen çok daha iyi olur.”
Uzaklaşan yılanın arkasından baka kalan ördek, bir taraftan da yılanın söylediklerini düşünüyormuş. Çünkü onun söyledikleri, hiç de yabana atılır cinsten değilmiş.